Spotify, rakipleri gibi çalma listelerinin karışımını tavsiye olarak sunmakla kalmaz. Bunun yerine abonelerine, kişiselleştirilmiş bir hizmet sunar.
Peki Spotify’ın bu algoritması nasıl çalışır?
Aslında Spotify, bizim hakkımızda tahmin ettiğimizden çok daha fazla şey bilir.
Müzik dinleme geçmişimizden, hangi şarkı listelerini oluşturduğumuzdan, hangi şarkıları atladığımıza ve hatta konumumuza kadar her şeyi izler. Önerilerini de tüm bunları dikkate alarak yapar.
Ayrıca her pazartesi yenilenen Discover Weekly, kendimize benzer müzik tercihlerine sahip diğer kişilerin çalma listelerini içerir. Bu, sevdiğimiz şarkılara benzeyen şarkılar ve müzik bloglarının incelenerek 30 şarkıdan oluşan bir listedir.
Öte yandan Spotify, 2014’te daha iyi tavsiyeler vermek için The Echo Nest isimli bir start-up firmasıyla çalışmaya başladı.
Bu firmanın kurucu ortağı Brian Whitman, 1 gün içinde 10 milyon müzik ile ilgili web sitesinin takip edildiğini söyledi. Bu sayede müzik dünyasında neler olup bittiğine dair anında bilgi sahibi olabiliyorlardı.
Fakat mevcut tavsiye sistemi, bilinmedik bir şarkıcının tavsiye sistemlerine dahil edilmesi noktasında başarısızdı. Bu problem, Cold-start olarak adlandırıldı. Spotify da bu problemi çözmek için deep learning (derin öğrenme) teknolojisini kullanmaya başladı.
Bunun için de müziğin işitsel benzerliğinin analizini gerçekleştiren bir algoritma oluşturuldu. Böylece Discover Weekly, listelerimizin içine daha önce hiç dinlemediğimiz şarkıları dahil etmeye başladı.
Ayrıca Spotify, kullanıcılarını araştıran bir şirkettir.
2015’te de rekabet gücünü korumak için 1 günde yaklaşık 1 TB kullanıcı verisini kaydettiğini belirtti. Kullanıcıların yaş, konum, cinsiyet, dinlenilen ve geçilen şarkılar, bir şarkının kaç defa dinlendiği gibi verileri analiz etmekte.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: