Maarif Modeli’nin Mucidi Bulundu
7 mins read

Maarif Modeli’nin Mucidi Bulundu

Öyle bir slogan buldular ki her derde deva olduğunu düşünüyorlar.

Muhtar seçiminde de, kanun tasarısında da şablon aynı; Ekim 2022’de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından AKP vizyonu olarak açıklanan “Türkiye Yüzyılı” sloganı…

Erdoğan’ın 31 Mart seçimleri öncesi söylediği “Yeni bir anayasayı ülkemize kazandırmak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ilk hedeflerinden biri” sözleri AKP’nin bu slogana yüklediği anlamı gayet net bir biçimde ortaya koyuyor.

Seçimlerinden birinci değil, ikinci parti olarak çıkan AKP’nin yeni anayasa için kamuoyu desteğine ihtiyacı var.

Kamuoyunu geniş anlamda kullanıyorum, Avrupa Birliği ve Amerika’nın içinde olduğu Batı dünyasını kapsayan bir ikna süreci yaşanıyor.

Örnek: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tahliye kararı verdiği Osman Kavala ve Gezi tutukluları davasının yenden görülme olasılığı…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile bir iki kare fotoğraf servis ederek bu destek gelmez.

AKP tam da böylesi bir dönemde, adeta bir maden bulmuş gibi “Türkiye Yüzyılı” sloganını “ Maarif Modeli Müfredat” tasarısına iliştirdi.

CHP TASARIYI PARTİ BÜLTENİ GİBİ GÖRÜYOR

Bakanlığın hazırladığı tasarıyı konuştuğum CHP Milletvekili ve Milli Eğitim Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, alfabenin ilk harfinden başlıyor eleştiriye “Tasarıya AKP sloganının adını verdiler. Ülkedeki tüm siyasi partilerden ve kesimlerden destek isteyeceksiniz sonra da kendi markanızı kullanacaksınız. Biz de ‘İşimiz Gücümüz Eğitim’ diye TBMM’nin onayına bir tasarı sunsak olur mu?” diye karşılık veriyor.

4+4+4 eğitim sistemine geçilirken yapılan tartışmaları anımsayalım. Devlet okullarının “İmam Hatiplere” evrilmesiyle velilerde artan seküler eğitim talebi özel okullara ilgiyi önemli oranda artırmıştı.

Bu tasarı da MEB’e bağlı Tarikat okullarına verilen mavi boncuk…

Eğitimde 4+4+4 düzenlemesi Ömer Dinçer’in MEB’lığı (07.07.2011-25.01.2013) döneminde 11 Nisan 2012’de yürürlüğe girdi. 2013 yılından bu yana MEB Bakanları sırasıyla Nabi Avcı, İsmet Yılmaz, Ziya Selçuk ve Mahmut Özer’di. Yusuf Tekin MEB koltuğunu Özer’den devraldı.

Konumuz “siyasette yumuşama” tartışmasına kadar gider ki, devam etmeyeceğim “Maarif” diye geçen yüzyıldan seçilen bir kelimenin altında toplanan geleceğin eğitim tasarısından devam edeceğim.

BECERİ VURGUSU YAPMAK ZORUNDA KALDI

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milliyet’ten Abdullah Karakuş’la konuşmuş; “Beceri temelli eğitim sistemi kuruyoruz.” demiş.

Bu sözün bendeki ilk çağrışımı, etkin bir eğitim uzmanı olan New York Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr. Selçuk Şirin’in tasarıyla ilgili yaptığı ““Okulda 21. Yüzyıl becerileri yerine değerleri ön plana çıkarmak kaynak ve zaman israfından başka bir şey değil” eleştirisi oldu.

Önceki yazımda Şirin’in “beceri” vurgusunu kuvvetlendiren, Mısır, Ruanda ve Suudi Arabistan’ın 21. Yüzyıl teknoloji becerilerine ağırlık veren eğitim politikalarına yer vermiştim.

MEB kamuoyuna görüşlerini ortaya koymak ya da rapor haline getirmek için verdiği bir haftalık sürenin yeterli olmadığı eleştirilerini dikkate alıp, 3 günlük süre vermişti. Bu süre dün doldu.

Aralarında Koç, Sabancı, Doğuş, Doğan, Zorlu gibi eğitim konusunda sosyal sorumluluk projeleri yürüten iş dünyasının önde gelen kuruluşlarının oluşturduğu Eğitim Reform Girişimi (ERG) de, MEB’in dijital platformda açtığı “görüşler” sayfasına raporunu iletti.

TOPLANTIYI TEK EDEN AKADEMİSYEN KİM?

CHP Milletvekili Özçağdaş, Bakan Tekin’in “Tasarıyı 10 yılda hazırladık, 1000 kişi katkı verdi” sözlerini değerlendirmesini istediğimde iki noktaya temas ediyor.

Tasarının hazırlanış sürecine ilişkin eleştirileri şöyle:

“Bu kapsamda bir rapora katkı veren akademik kadro paylaşılmalı. 10 yıldır hazırlanıyorlarmış. MEB; Eğitim-Sen, Eğitim-İş, ERG’nin 2023 yılında tasarıyla ilgili hazırlıklara katılma taleplerine karşılık vermemiş. Kimmiş bu 1000 kişi açıklamaları gerekir.”

Özçağdaş “Tasarının hazırlık aşamasındaki toplantılara katılan akamisyenlerden terk edenler olduğunu duydum” diye de ekliyor.

Tasarının içeriğine ilişkin ise 2 ayrı noktaya değiniyor.

Birincisi: “4 kez müfredat değişiyor. İhtiyaç analizine yer verilmemiş. Hangi eksikliklerden dolayı model kuruyorlar? Eğitimde yeni bir modele getirirken, pilot uygulamadan başlanır. Denenir, eksik bulunan yerler saptanır. Bakan tasarının yasalaşmasıyla birlikte sonbaharda uygulanacağını söylüyor.”

İkincisi: “2024-2025 dönemi okul öncesi ders progamını 2 ay önce açıklamışlardı, 2 ayda ne değişti? Madem yeni bir model getiriyorlardı, okul öncesini de aynı sürece dahil edebilirlerdi. Akademisyen arkadaşların kanısı son 8-9 ayda, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’nin ‘Felsefeden Uygulamaya Eğitim-Hayat Denge Modeli’ kitabı tasarıya dönüşmüş.”

HİÇ BİR ŞEYE BENZEMEYEN KENTLER

Dr. Yelkenci’nin eğitim konularını yazdığı makaleler kişisel web sayfasında yer alıyor. Son makalelerinden birinin başlığı “ Şehrin İnşası Eğitinin İhyası” …

Dr. Yelkenci, kitabında şehirlerin merkezlerine inşa edilen AVM, rezidans, stadyum benzeri yapıların toplumsal etkilerine değiniyor.

Maarif Modeli’nin neden manevi değerlere ağırlık verdiğini anlamamıza yardımcı olacak şu satırları kaleme almış:

“Şehrimizin tasarımını ve yapısını belirleme yetkisini, bu konuda hassasiyetleri olmayan grupların eline bırakması ile sonuçlanmış, onların rant odaklı yaklaşımları da hem her şeye ve hem de hiçbir şeye benzemeyen şehirleri ortaya çıkarmıştır. Halbuki insanlığın ortak tecrübesinin bize öğrettiği çok temel bir ilke vardır: Siz eşyaya nasıl şekil verirseniz eşya da sizi öyle şekillendirir.”

2008 yılında Yeditepe Üniversitesi’nde yüksek lisansını, “Türk Modernleşmesinin Osmanlı Kökenleri: Sultan II. Abdülhamit Dönemi Eğitim Konuları” tezi ile tamamlayan Yelkenci, akademi dünyasından bir özel okulun yönetimine geçiyor ve 2023’de Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne giriyor.

Milli eğitim sistemini kökten değiştiren adımlar atılırken öğretmen kıyımı da kapıda. “Milli Eğitim Akademisi” kuruluyor, öngörülen derslerin eğitimini verecek eğitim fakültelerinden mezun öğretmenler KPSS sınavıyla akademiye alınacak. 3360 saatlik fakülte eğitiminin üzerine 550 saat akademi eğitimi görecekler. Mezun olanlar 3 yıl memur olamayacak. Stajı geçen kadroya alınacak.

Baraj üzerine baraj. 20 milyon öğrenci, 1 milyon öğretmen tetikte…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir